◄ Ana Sayfaya Dön

Bora’nın İnternet Günlüğü

The Fall

Bugün, karlı bir Şubat ayının rastgele bir haftasının rastgele soğuk günlerinden biri gibi hissettiriyor, değil mi? Çünkü gerçekten de öyle. Ve ben de bu sıradan ve soğuk günde Spotify’ı karıştırırken bir şarkıya rastladım: Rhye - The Fall. Bu şarkı çok güzel değil mi? Daha sözlerine bakmadım bile, bakmak da istemiyorum. Çünkü bazı şarkılar, sadece hissettirdikleriyle kalmalı. Adamın sesi ve piyanonun melodisi o kadar hoşuma gitti ki, sözlerine odaklanmaya çalışmak şarkının bütün o büyüsünü bozacakmış gibi geliyor.

25 Şubat '25

“Yarını nasıl daha anlamlı kılacağım?”

Yarını anlamlı kılmak gibi bir derdim yok. Hatta bu akşam, yarın için tam tersini düşünmüştüm. Hiçbir şey yapmayacağım, tüm gün okulda uyuyup, dershanede sınava girip, evde gene yatacağım. Kimseye laf anlatmakla, herhangi bir aktivite yapmakla uğraşmayacağım. Öylesine geçireceğim işte. Çok yoruldum çünkü. Gerçekten çok yoruldum. Her saniyemi anlamlı kılmak için düşünmekten, uğraşmaktan, bir şeyleri kalıcı olarak başarmaktan, mutlu olmaktan, yeni insanlarla tanışmaktan, konuşmaktan, eskileri unutmaktan, sevilmekten, sevmekten…

6 Şubat '25

Ortanca Çiçeği

En sevdiğim çiçek ortanca çiçeği. Daha önce defalarca fotoğrafını çekip “Bu ne kadar güzel bir çiçek!” dediğim halde, adını hiç araştırmamıştım. Ama sonunda, Murakami’nin Ortadan Kaybolan Fil adlı kitabını okurken (evet, bu adamın tüm kitaplarını okumadan ölmeyeceğim galiba), dayanamadım ve neymiş bu çiçek diyerek baktım. Meğer hep hayranlıkla izlediğim, her gördüğümde vay be dedirten o çiçek buymuş. Gerçi kitaptaki karakter bu çiçeği sevmiyordu, ama umrumda da değil. İnsanların hayatımda hiçbir etkisi olmayan düşüncelerine enerji ve vakit harcayarak hiçbir yere varılamadığını çok geç fark ettim maalesef.

9 Ocak '25